Bilmemenin Cazibesi
- Gorkem Bilenoglu
- 15 Eki
- 2 dakikada okunur
Bir Düşünce
Bu hafta farkındalık ve farkında olmanın önündeki engeller üzerine düşünüyorum. Teknoloji, tüketim ya da günlük hayatın hızından değil, biraz daha içeride olup bitenlerden ve “farketmemek”için devreye giren mekanizmalar üzerine.
Cihangir’de yaşarken evin kullanılmayan bir ikinci tuvaleti vardı. Orayı görmek istemediğimiz ama atmaya da içimizin el vermediği şeyler için bir saklama alanı olarak kullanıyorduk. Önce birkaç eşya, temizlik malzemesi ve belki bir gün işe yaracak olan birkaç kablo koymuştuk ama zaman geçtikçe karton kutular hiç yer kalmayacak şekilde tavana kadar yükseldi.
Çok mecbur kalmadıkça kapısını açmak istemezdim, hatta bazen ne kadar dolduğunu bilmek istemediğimden içeri bakmadan atacağımı atıp hızlıca kapıyı kapatırdım. Ama bir sebepten içeride bir şey aradıysam ya da ardarda birkaç sefer ziyaret ettiysem, yenilgiyi kabul eder ve yarım gün sürecek olan kiler temizliğine girişirdim. Zaten içeriyi bu yüzden görmemek, bilmemek isterdim: içerinin dağınıklığına dair farkındalığım belli bir eşiği aşarsa harekete geçmek zorunda kalacağımı bildiğim için.
Farketmek, görmek bir yük. Konforsuz ve çoğu zaman istenmeyen bir şey. Çünkü sorumluluğu ve aksiyonu talep ediyor. Hele de etki edebileceğimiz bir kısmı varsa.
İki Alıntı
1.
Hareket halindeyken bizim için değerli olan ama bir yandan da odak ve çaba isteyen şeyleri geçip gitmek kolay geliyor. Başka bir şeyle meşgul olduğumuz bahanesiyle de, bu ıskalamanın bizde yaratacağı yükten sıyrıldığımızı düşünebiliyoruz. Ama aslında sıyrıldığımız bir şey yok, sorumluluğunu almaktan, anlamak için emek harcamaktan çekindiğimiz süreçlerimiz, sadece geçici bir süre için arka plana atılıyor ve orada gün yüzüne çıkacağı zamanı bekliyor. İçimizden başka gidebileceğimiz bir yön yok.
Akış Açısı Podcast #2 - Sakatlıklar ve Performansa Dönüşün Psikolojisi
2.
İnsan şeyleri her zaman bütün olarak ve kendi bağlamlarında net bir şekilde görmeye cesaret edebilseydi ve onlara görmeyi arzu ettiği renkleri atfetmekten kararlı bir şekilde sakınabilseydi sonuç olarak ikisinden de kaçınabilirdi.
Mutlu Olma Sanatı / Arthur Schopenhauer
Üç Soru
1.
Canım sıkıldığında ne yaparım?
2.
Canım sıkıldığında ne yapmak isterim?
3.
En son ne zaman durdum ve durmak bana ne hissettirdi?




Yorumlar