3 Adımda Kaygıyı Yok Et!
- Gorkem Bilenoglu
- 29 Eki
- 2 dakikada okunur
Bir Düşünce
Kaygı her ne kadar uzaklaşmaya çalıştığımız, “kötü” olarak etiketlediğimiz, ötekine ittirdiğimiz ve yüz yüze gelmemek için bastırdığımız bir şey olsa da, aslında insana dair en temel duygulardan biri bu. Kaygı bir insanlık durumu. Dünya üzerinde yaşamış tüm insanlara dair ortak olan sayılı durumdan bir tanesi kaygı hissetmek. Bizi işlevsiz hale getiren ise kaygının kendisi değil, onunla kurduğumuz ilişkinin kaçınganlığı.
İstisnasız her profesyonel sporcu için geçerli olan birkaç gerçeklikten bahsedeyim.
Her an uzun ya da kısa süreli bir sakatlık yaşayabilir.
Kendi performansındaki düşüş ya da rekabet içinde olduğu diğerlerinin form bulmasıyla daha az süre/daha düşük sıralamalar alabilir.
Özel hayatında yaşadıkları performansını etkilediğinde iniş çıkışlar yaşayabilir.
Aldığı kararların sonuçları tahmin ettiği gibi olmayabilir.
Kendi kontrolünde olmayan birçok faktör kariyerinin gidişatında belirleyici olabilir.
Çevresindeki destek mekanizması ne kadar besleyici olursa sürecinin merkezinde tek başınadır.
Kariyeri nasıl ilerlerse ilerlesin bir noktada rekabet içinde kalamayacak ve emekli olacaktır.
Anlatmak istediğimi spor üzerinden anlatıyorum ama kendi durumunuzun öne çıkan sıfatları doğrultusunda kolayca adapte edebilirsiniz. Belirsizlik, seçimler, özgürlük, sorumluluk, yalnızlık ve sonluluk eminim bu yeni versiyonda da kendine yer bulacaktır.
Kendimize dair bu en temel gerçeklikle bizi karşılaştıran ve onun karşısında olduğumuz gibi varolabilme şansını bize sunan duygunun adı: kaygı. Benim için değerli olan bir şeylerle temas etmek üzere olduğumun habercisi, gelişme fırsatlarının semptomu.
Bütün bu altyapıyı hazırlamamın sebebi, tüm odağın kaçınılmazdan kaçmaya çabalamak üzerine yöneltilmesinin abesliğine dikkat çekmekti. Kaygıyı azaltmak, kaygıyı yok etmek, kaygının kendisi yerine kaygı semptomlarıyla çalışmak…
İnsan var olduğu sürece kaygı da var olacak ve yaşadığım sürece var oluşumun getirdiği kaygılarla omuz omuza olacağım. Madem bu hayatı birlikte geçireceğiz, onları daha yakından tanımak daha akla yatkın bir seçenek değil mi? Belki de iyi anlaşırız.
İki Alıntı
1.
“En iyi sanatçılar, belirli bir anda titreşen enerjiyi çekebilen en hassas antenlere sahip olanlar arasından çıkmaya meyillidir. Pek çok büyük sanatçı bu hassas antenleri en başta sanat yaratmak için değil, kendilerini korumak için geliştirir. Kendilerini korumak zorundadırlar çünkü her şey onlara daha yoğun acı verir. Her şeyi daha derinden duyunmsarlar.”
Yaratıcı Eylem: Bir Var Olma Biçimi - Rick Rubin
2.
“…Bu noktada elindeki seçeneklerin sporu bırakmak ya da cesaret ve inançla kendine dönerek normal kaygı ile tekrar tekrar yüzleşmek olduğunu anlamaya başladı. Bunun oldukça acılı olacağını ama spor performansının keyfini tekrardan sürebilmek için kaçınılmaz olduğunun farkındaydı.”
Varoluşçu Psikoloji ve Spor - Mark Nesti
Üç Soru
1.
Hayatımda “beklenmedik” bir şey yaşamak ne hissettirir?
2.
En yoğun kaygı hissettiğim anların ortak noktası nedir?
3.
Kaygıdan uzaklaşmamı sağlayan alışkanlıklarım işe yarıyor mu?




Yorumlar